Sosyal Çevredeki Zafiyet

Çevre insanların ve diğer canlıların karşılıklı etkileşim içinde oldukları fiziki, biyolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik ortamlardır. Hava, su, toprak ve bunların arasında barınan ve beslenen canlı varlıklar birbirleri ile sıkı bir etkileşim halindedir. İnsanların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşantıları da bu etkileşimde olumlu veya olumsuz büyük bir paya sahiptir. Dolayısıyla yaşam tarzımızı sorgulamadan çevre kirliliğini önlemek mümkün değildir.

Sanal alem olanca genişliği ve derinliği ile savunmasız kişileri kendi yörüngesine çekiyor.

Yaşam tarzımız; aldığımız eğitim, öğrendiğimiz bilgi, edindiğimiz alışkanlıklar, yaptığımız işler ve yaşadığımız sosyal çevre ile şekilleniyor. İletişim imkanları artıp, teknoloji geliştikçe sosyal çevre, sanal çevre  ile yer değiştiriyor. Sanal iletişim, sanal market, sanal çiftlik, sanal dersane, sanal ofis, sanal alışveriş, sanal ticaret, sanal oyunlar yaşam alanımızı gittikçe daha çok kuşatıyor, bizi gerçeklerden daha çok uzaklaştırıyor.

Kara , Hava , Deniz ve uzaydan sonra savaşlarda artık sanal dünyaya taşınıyor.

Sanal saldırı tehlikesi ekonomiden elektrik jeneratörlerine kadar hayatın her alanını tehdit ediyor. Uluslararası örgütler askeri saldırı ve savunma sistemlerinin bir parçası haline gelen sanal saldırıların nasıl kontrol edileceğini araştırıyor. Dünyada 30 kadar ülkenin sanal saldırı ve savunma sistemlerine özel bütçe ayırdığı tahmin ediliyor. Sosyal paylaşım siteleri üzerinden hackerlardan aldıkları kredi kartı bilgileri ile sanal vurgun yapan şebekeler artıyor. Fikir ve mülkiyet haklarıyla ilgili yasada yapılacak değişikliklerle internetten korsan indirme yapanlara para ve hapis cezası geliyor.

Sanal arkadaşlıklar, aileden başlamak üzere sosyal çevreyi de süratle bozuyor.

İşin tehlikeli diğer bir boyutu sosyal paylaşım siteleri yoluyla gittikçe artan sanal arkadaşlıklar. İlişkileri cazip hale getiren sanal iletişim, sahte ilişkilere zemin hazırlıyor. Günlük iş yoğunluğu, ailenin bölünmesi, komşuluk kültürünün yok olması, toplumun birbirine yabancılaşması ve en önemlisi ben merkezli maddeci felsefe insanları kalabalıklar arasında yalnızlaştırıyor. Yalnızlıktan bunalan kişiler, cinsiyet, yaş, kültür, meslek farkı gözetmeksizin bilgisayar ekranından kendilerine ilgi gösteren kişilere yöneliyor, duygu, düşünce, istek ve ihtiyaçlarını paylaşmaya çalışıyorlar.

Sanal alemde ciddi bir kimlik sorunu gözleniyor.

Sanal alemde kullanılan yalancı kimlikler taraflara çok rahat hareket imkanı veriyor. Oysa sağlıklı bir tanışma karşılıklı görüşme ile sağlanabilir. Sağlıklı bir iletişimde beden dili, ses tonu ve mimikler göz ardı edilemez. Sağlıklı ilişkiler karşılıklı sevgi, saygı, anlayış, dürüstlük ve güven duygularının paylaşımı ile oluşur. Bu tür bir karşılıklı güvenin söz konusu olmadığı sanal arkadaşlıklar, çok kısa sürede hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Yuvalar yıkılır, ocaklar söner, işler bozulur.

Sanal çevrenin en savunmasız en masum bireyleri olan çocuklar nasıl korunacak? 

Yapılan araştırmalar, Türkiye’de ailelerin internet güvenliği konusunda yetersiz kaldığını göstermektedir. Ebeveynlerin yüzde 72’den fazlası çocuklarının internette karşılaştığı rahatsız edici durumlarda, onlara yardım edebilecekleri konusunda kendisine güvenmektedir. Çocukların sadece yüzde 17’si filtre seçeneklerini, yüzde 32’si sosyal paylaşım seçeneklerindeki gizlilik ayarlarını nasıl değiştireceklerini biliyor. Çocukların yüzde 71’i ise istenmeyen mesajları nasıl engelleyebileceğini bilememektedir.

Sanal alem bir yandan işlerimizi hızlandırıp kolaylaştırırken diğer taraftan büyük bir sosyal çözülmeye zemin hazırlamaktadır.

Çözüm; en küçük sosyal birim olan aileden başlamak üzere gerçek ilişkilerin arttırılması, gerçek arkadaşlıkların sürdürülmesi, gerçek komşulukların başlatılması, hayatın gerçekleri  olan acı ve sevinçlerin karşılıklı olarak paylaşılması ; bireyin nefsani dürtülerini kontrol etmesini sağlayan temel ahlaki değerlerin öğrenilmesi ve öğretilmesi ; yaşanılması ve yaşatılması; maddi zevklerin yanında manevi zevklerin öğretilmesi, kişinin kendi kendini kontrol mekanizmasının geliştirilmesi; sosyal çevrenin ve model kişilerin iyi seçilmesidir.

O halde; sanal dünyadan gelen haberleri dikkatle izlemeye, sanal çevremizi dikkatle korumaya çalışmalı; zararı faydaya, olumsuzu olumluya, negatifi pozitife döndürecek çalışmalara ağırlık vermeliyiz.

Süleyman Yorulmaz
ÇEKÜD