En Büyük Çevre Sorunu Hangisi?

Sanayi ve teknolojinin geliştiği, refah seviyesinin yükseldiği, bilgi, kültür ve eğitim seviyesinin arttığı oranda çevre sorunlarının da arttığını şaşkınlık ve üzüntü içinde izliyoruz. Bölgesel ve küresel çevre(miz)de adeta uzun soluklu bir üçüncü dünya savaşı başlamış, olanca hızıyla devam ediyor sanki.

Peki, bugün bütün dünyanın kaygı ve sıkıntısını çektiği en büyük çevre sorunu nedir ? Bu soruya çoğunluğun vereceği ilk cevap küresel ısınma ve iklim değişikliği olacak, bunu sırasıyla nükleer tehdit, temiz su kaynaklarının ve tarımsal toprakların kirlenmesi, toprak erozyonu ve çölleşme takip edecektir umarım.

Örnekleri biraz daha lokalize edersek; Van depreminin ve artçı sarsıntıların ya da Japonya depremi ve ardından gelen tsunami felaketinin getirdiği yıkım ve perişanlık; Fukushima’daki nükleer sızıntı tehlikesi; Meksika körfezinde BP Petrol Platformundaki patlama neticesinde okyanusa akan milyonlarca varil petrol; Macaristan’daki alüminyum fabrikasından Tuna’ya akan tonlarca zehir, ya da Yeni Zelanda’da karaya oturan yük gemisinden denize sızan tonlarca petrol…

Bunların hepsi küresel anlamda  çevre adına ciddi birer tehdit oluşturmasına rağmen acaba bizi ne kadar ilgilendiriyor ? Acaba hangisi kişisel anlamda basından günlük olarak  takip ettiğimiz aktüel haberlerden biri olmanın dışında bir etkiye sahip gönül veya zihin dünyamızda ?

Bu soruya benim vereceğim cevap hiçbiri olacaktır. Çünkü bütün bu olayları sanki sporseverin maç izlediği gibi izliyor, sinema severlerin film seyrettiği gibi seyrediyor,  onların heyecanlandığı kadar heyecanlanıyor, onların üzüldüğü kadar üzülüyoruz. Sanki bugüne kadar sadece izlemeyi  ve seyretmeyi öğrendik; düşünme, çözüm üretme, aksiyona geçme, müdahale etme sanki  aktörlerin görevi !

Bizim için en büyük çevre sorunu; en yakından hissettiğimiz, canımızı en çok sıkan, bize en çok zarar veren, bizi en çok mağdur eden çevre sorunu olabilir mi acaba; kafamıza düşen, ayağımızı dolandıran, midemizi bulandıran, kulağımızı patlatan, cebimizi boşaltan…?

Yağışlı bir havada yolda yürüyen için yanından hızla geçen aracın boydan boya sıçrattığı yağmur suyu, sıcak bir havada kaldırımda yürüyen için başından aşağı süzülen klima suları, astım hastası için sisle birlikte şehrin üstüne çöken kirli hava, sel sularıyla boğuşan için mazgalları tıkayan naylon poşetler, kaldırım kenarına park ettiği aracı çekilen kişi için otopark sorunu, piknik yapan için bir gün öncesinden kalan çöp deryası,  uykuya dalmaya çalışan hasta için sokaktan geçen asker uğurlama konvoyu…ya da ; Somali’lı için susuzluk, İzmir’li için arsenikli su, Malatya’lı için füze kalkanı…

İster bölgesel, ister global olsun çevre sorunlarının hepsinde düğüm noktası insan olduğuna göre, sorunu insanda, insanın hemcinsine ve çevreye bakış açısında aramak, ya da çözümü; bilgiden çok eğitimi, teoriden çok pratiği, bencillikten çok empatiyi, gaddarlıktan çok merhameti esas alan çevre ahlakında aramak çok mu kolaycılık olur acaba ?

 

31.12.2011

Süleyman Yorulmaz

ÇEKÜD