Tekel Tartışma Konusu

Doğal Sit alanları, sulak alanlar, Milli Parklar ve Tabiat Parkları gibi özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil, ilan ve planlaması Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tekeline geçti.

Konuyla ilgili 17 Ağustos tarihinde yayınlanan 648 sayılı KHK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı devre dışı bırakıldı, sit alanları hakkında tek yetkili olan Koruma Kurulları’nın görevlerine son verildi.

Türkiye genelinde bulunan 1200 civarındaki doğal sit alanı en geç 6 ay içinde Bakanlığa devredilerek, yeni kurulacak uzman bir komisyon tarafından sit statülerinin devam edip etmeyeceğine karar verilecek.

Öncelikle inşaat sektörünün hızını kesen bürokratik engellerin kaldırılmasını amaçlayan yeni düzenleme ile yatırımcıların bütün bilgilere tek elden ulaşması sağlanacak.

Kurumlar arasındaki yetki tartışmalarını sona erdirecek yeni düzenleme, bir çok soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Bunların başında tamamen bir tek Bakanlığın ve bir tek Genel Müdür’ün yetki alanında bulunan, ehliyet ve liyakatın göz ardı edilebileceği atama sistemi geliyor.

Kamu yararı adına bekletilen binlerce dosya ve politize olmuş uygulamalarıyla yıllardır sistemi kilitleyen Koruma kurullarının, ranta dönük uygulamaların önünü açabilecek bir yapıya dönüştürülmesi yeni bir tartışma konusu.

HES’lerle ilgili dava süreçlerinin yeni bir boyut kazanacak olması, Koruma Merkez ve Koruma Bölge Komisyonlarının sermaye gruplarının güdümüne girme tehlikesi bir başka endişe konusu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Hizmet Genel Müdürlüğü’ne, Mimarlık ve Mühendislik Meslek Odalarına ilişkin mevzuat hazırlama ve denetleme yetkisi verilerek Meslek Odaları ile Bakanlık arasında hiyerarşik bir ilişki oluşturulması; doğal ve kültürel varlıklarımıza yönelik tasarruflarda hukuki denetimin zayıflatılması ise tartışmaların bir başka boyutu.

Genel Müdür Ahmet Özyanık’ın: “yeni düzenleme ile hem yatırımların hem de şehirleşmenin önündeki engellerin kaldırılacağı” yönündeki beyanatı da umarız bugün İstanbul’da 11’lere varan emsaller kullanılarak yapılan gökdelenlerin önünü açmak için değildir. Yine umarız ki Şehircilik yatırımları, TOKİ’cilik mantığı ile ele alınıp tüm Türkiye modern hapishane haline getirilmez.

Bu konudaki en büyük beklentimiz yeni sistemin rant değil, hak ve adalet ilkeleri üzerine bina edilmesi; en büyük tesellimiz ise Sn. Genel Müdür’ün Doğal Sit Alanlarını Uluslararası standartlarda koruma hedefini açıkça ortaya koymuş olması.

 

26.08.2011

Süleyman Yorulmaz

ÇEKÜD