Küresel İklim Değişikliği Yeni Bir Umut Kaynağı Olabilir mi?

Aziz Mahmud Hüdayi, zamanın tanınmış ve saygı görmüş mürşitlerinden birisidir. Devrin padişahı 1. Ahmed ve eşi Valide Sultan yanında, III. Murâd, II. Genç Osman ve IV. Murad da onun manevi terbiyesi altına girmişlerdir. 1541’de doğan Hüdayi 1628’de vefat etmiş, Üsküdar’da kendi adıyla anılan mahallede bulunan dergahının içindeki türbeye defnedilmiştir.

Onun Hüdayi ismini alışı şöyle manidar bir olaydan sonra olmuştur: Hz. Üftade, bir kır gezisinde şeyhine diğer müridler gibi demet demet çiçek getirmek yerine sapı kırık solgun bir çiçek getirmiştir. Üftade Hazretlerinin sorusu üzerine Kadı Mahmud açıklama yapar: “Efendim! Size ne takdim etsem, azdır!.. Ancak hangi çiçeğe koparmak için elimi uzattıysam onu “Allah Allah” diye tesbih eder bir halde buldum. Gönlüm onların bu zikirlerine mani olmaya razı olmadı. Çaresiz kalınca tesbihine devam edemeyen bu sapı kırık çiçeği getirmek zorunda kaldım!”

Bu güzel ve anlamlı cevaba son derece sevinen Üftade Hazretleri’nin dilinden o anda: “Evladım! Bundan sonra ismin Hüdayi olsun! Bu kır gezisinden yalnız sen nasiplenmişsin…” ifadeleri dökülür. Kainatın kendisine sırlarını açtığı Kadı Mahmud bundan sonra Hüdayi adını alır.

Canlı çiçeği kopartmayan ya da diğer bir deyimle karıncayı bile ezmekten korkan bu ruh yapısı, gerçek İslam terbiyesi ile olgunlaşan ruh yapısı için verilebilecek yüzlerce örnekten sadece bir tanesi. Bu ruh yapısını anlamak için Hüdayi Hazretleri’nin yetiştiği iklim ile, Anders Behring Breivik’lerin,  Beşşar Esed’lerin, Rodovan Karadziç’lerin yetiştiği iklimin iyi tahlil edilmesi gerekecek.

Yüzyılımızın insanı bir taraftan küresel iklim değişikliği, küresel kirlenme, radyasyon, radyoaktif sızıntı gibi çevre felaketlerinden korunmaya çalışırken, diğer taraftan kendini savunma imkanı olmayan silahsız insanların topluca öldürüldüğü küresel katliamları durdurmanın çarelerini arıyor.

Bosna katliamı, Irak katliamı, Başbağlar katliamı, Gazze katliamı, Oslo katliamı, Hama katliamı ve yazmakla bitiremeyeceğimiz yüzlercesini yapanlar cahil insanlar değil; bilakis hemen hemen hepsi yüksek tahsilli, çoğu mesleğinde kariyer yapmış, sosyal statü sahibi seçkin insanlar. Demek ki öğretim başka eğitim başka, teori başka pratik başka, ilim başka irfan başka, madde başka mana başka…

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez, sevgi iklimi oluşturmak için sevgi ve güzel ahlak okullarını çoğaltmanın gereğinden bahsediyor. Küresel etik değerler üzerine bina edilecek bu tür bir iklim değişikliği, çağımız insanının içine düştüğü küresel sorunlardan kurtuluş için yeni bir umut kaynağı olabilir. Kendisini tebrik ediyor, din ve vicdan eğitimine getirdiği yeni açılımlar için teşekkür ediyoruz.

Hani deriz ya, bu yemeğin bi şeyi eksik ama ne olduğunu anlayamadım! Bu eksiklik Mevlana’ların, Yunus Emre’lerin, Hacı Bektaş’ların, Üftade’lerin sevgiye dayalı öğretisi olabilir mi?

Ya da; acaba şair aşağıdaki mısralarda hangi arayışa işaret ediyor?

Ey gönül kendini vezn etmeye kantar ara bul!

Yürü git, kantarına hâlis olan a’yar ara bul!

Kapatırlar seni bir hâl-i haraba yalınız!

Ol karanlık geceler kendine bir yâr ara bul!

Ramazan ayının manevi ikliminin bütün dünyaya huzur ve barış getirmesi dileklerimizle…

 

06.08.2011

Süleyman Yorulmaz

ÇEKÜD