Kadınlar ve Çocuklar için Obezite Alarmı!

Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye Sağlıklı Beslenme Raporu’nda Türk kadınları Avrupa’nın en şişmanı ve en az hareket edeni çıktı. Yüzde 22’si obez olan çocuklarımız için de durum kritik bir hal alıyor.

Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından 25-29 Nisan arasında gerçekleştirilen ‘Beslenme, Obezite ve Fiziksel Aktivite ülke değerlendirme ön raporu açıklandı.

En fazla tuz tüketimi bizde

Raporda, Türkiye için ‘alarm’ verildiğine dikkat çekerek, Türk kadınlarının yüzde 34’ü ve çocuklarının yüzde 22’sinin obez olduğu kaydedildi. Avrupa’da günlük 15 gram ile kişi başına en fazla tuz tüketiminin ve en yüksek oranda şekerli içecek tüketiminin de Türkiye’de olduğu belirtildi.

Kalp hastalığına davetiye

Ayrıca, Avrupa’daki kadınlar arasında en az fiziksel aktivite yapanlar yine Türk kadınları olurken, Türkiye trans yağların da en fazla kullanıldığı ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de tuz tüketimi yüzde 30 düşürebilirse beyin kanamasına bağlı felçlerde 165 bin kişinin riski azalacak, kalp ve kalp damar hastalıklarına bağlı ise 110 bin ölüm riskinin azalacağı tahmin ediliyor.

Obezite sigara gibi tehlikeli

Raporda, 2013 verilerine göre Türkiye’nin hastalık yüküne sebep olan risk faktörlerinde ilk sırada hala sigara geliyor. İkinci sırayı obezite ve fazla kiloluluk alıyor. Üçüncü sırada beslenme bozukluğu, dördüncü sırada yüksek tansiyon rahatsızlıkları bulunuyor. Kolesterol, alkol, hava kirliliği ve düşük oranda fiziksel aktivede yüksek oranda hastalığa neden olan risk faktörleri arasında yer alıyor.

TRANS YAĞLAR YASAKLANMALI

Raporda Türkiye’nin sağlıklı beslenme yönünde başlattığı programların olumlu olduğu ancak yetersiz olduğuna dikkat çekildi. Özellikle, trans yağların tamamen yasaklanması, marketlerde satılan gıda paketlerinin üzerinde sarı-turuncu-kırmızı işaretlerle ürünün ne oranda sağlıklı olup olmadığının belirtilmesi, şekerli içeceklerin vergilendirilmesi ve sağlıksız ‘fast food’, gazlı ve şekerli içeceklerin reklamlarının yasaklanması için bir an önce harekete geçilmesi önerildi. Raporda şu tespitlerde bulunuldu:

Öğrenciye sulu yemek

Okullarda satılan yiyeceklerle ilgili düzenleme çok önemli. Ancak bunların tam denetimi yapılmalı ve her okulun sağlıklı gıda satışı teşvik edilmeli. Öğrencilere süt ve kuru üzüm dağıtım programı çok başarılı gerçekleştirildi. Program fındık, fıstık gibi sağlıklı çerezlerle devam ettirmeli ve öğrencilere günlük sulu yemek dağıtılmalı. Türkiye’de en çok tüketilen ekmekten azaltılan tuz programı başarılı oldu. Aynı şekilde, yüksek oranda tuz yüklü olan, zeytin, peynir ve salçaların da tuz miktarı azaltılması için çalışma başlatılmalı. Günlük kişi başına tuz tüketim miktarının 15 gramdan 1 grama düşürülmesi amaçlanmalıdır.

Bisiklet kampanyasıyla yeni yollar açılmalı

Rapora göre Türkiye’nin yürüttüğü bisiklet kampanyası ve günde 20 dakika yürüyüş programı başarılı. Ancak bisiklet için yeni yollar açılması şart. Sağlıklı yaşam merkezlerinde günlük diyet ve fiziksel aktivite imkânları sunulmalı.

Uzmanların bu araştırmayla ilgili görüşleri şöyle:

Imperial College London profesörlerinden M. Ezzati “Tüm dünyayı saran bu obezite salgının ilaçlarla veya fazladan yapılan bisiklet yollarıyla önlenemeyeceğini, bu tehdide karşı sağlıklı gıdaların ucuzlatılması veya şekerli-işlenmiş gıdaların vergilendirilmesi gibi küresel tedbirler alınmasının şart olduğunu” söylüyor.

Bristol Üniversitesi’nden Prof. George Davey Smith dünyanın giderek “daha şişman, sağlıklı ama adaletsiz” bir hal almakta olduğunu vurgularken, yetersiz beslenmenin oluşturduğu sorunlara odaklanmadan obeziteye yoğunlaşmanın kaynakların yoksulları etkileyen sorunlardan zenginleri etkileyen sorunlara yönlendirilmesi riski oluşturduğuna dikkat çekiyor.

İngiltere’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı Halk Sağlığı Kurumu’ndan obeziteyle mücadeleden sorumlu Jamie Blackshaw “Tek bir çözüm yok, obezite düzeyini artıran pek çok faktörü ele almalıyız. Hükümet, sektör ve yerel yetkililer ve halk da bunda rol oynamalı” dedi .

Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta “adam gibi beslenmek kaydıyla kiloya kafayı takmamak gerekir” sözleriyle, Dünyamızda obezite veya zayıflık problemi değil sağlıksız gıdalar(işlenmiş besinler, GDO vb), yanlış beslenme, gıda dağılımında adaletsizlik problemleri vardır açıklmasında bulunuyor.
Tıp dergilerinden Lancet’ de yayınlanan bir makale dizisinde, politikacıların Dünya Sağlık Örgütü’ ne (WHO) baskı yaparak çocukların sağlıksız yiyeceklere özendirilmelerini önleyecek tedbirlerin alınmasını sağlamaları istendi.

Dünyanın önde gelen obezite uzmanları, çocukların obez olmasına ve gelişme geriliğine yol açan “sağlıksız yiyecek ve içeceklerin” pazarlama faaliyetlerinin durdurulması için yeni girişimlerin şart olduğunu bildiriyor.

Uzmanlar, yiyecek-içecek endüstrisine daha sıkı düzenlemeler getirilmesini, mama firmalarının kendi ürünlerini özendirerek anneleri emzirmekten uzaklaştırmalarına karşı alınan tedbirlerin benzerlerinin sağlıksız yiyeceklere karşı da alınmasını şart koşuyor.

Makalede, gıda endüstrisinin hedeflerinde özellikle çocuklar olduğu vurgulanarak “Şirketlerin sadece çocukların diyet tercihlerini doğrudan etkilemekle kalmadıkları, hayatın ilk senelerinde kazanılan lezzet ve marka bağımlılığının erişkin yaşlarda da sürmesini sağladıkları” söyleniyor

 Bu haber kamu yararına paylaşılmıştır.