İlköğretim Okullarımız ve Çevre Bilinci Eğitimi

2011/2012 Eğitim-Öğretim Yılının ülkemiz, milletimiz ve insanlık adına hayırlara vesile olmasını diliyoruz öncelikle. Özellikle de öğrencilerimize, velilerimize ve elbette, genç nesillerimizin geleceğe taşınmasında ağır, ağır olduğu kadar da kutsal bir görev üstlenmiş olan değerli öğretmenlerimize, kıymetli meslektaşlarımıza.

Okullarımızın açılması ve ders zilinin tekrar çalmaya başlamasıyla, bazı görev ve sorumluluklarımızı tekrar ve daha güçlü bir şekilde hatırlamamız gerektiği şüphe götürmeyecek bir zorunluluktur. Milli Eğitim Temel Kanunu’nun amaçlar bölümündeki ilgili maddelerinde de belirtildiği üzere okullarımız sadece, öğretim programlarına ve öğretim süreçlerine işlerlik kazandıracak ortamlardan ibaret değildir. Bu kurumlarımız, en az bunun kadar önemli olmak üzere, öğrencilerimizin doğru tutum ve davranışları, milli-ahlaki değerleri benimseyip kazanacakları birer eğitim yuvalarıdır.

İlköğretim sıralarındaki öğrencilerimize vermemiz gereken en önemli değerlerden bir tanesi de “çevre bilinci” olmalıdır. Günümüzde, önde gelen kozmolojistlere göre yaklaşık olarak 4,6 milyar yaşında olan yerküremizin, kendisini koruyan-kollayan dahası geliştirip-güzelleştiren iyi niyet sahibi insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğu ortadadır. Unutmamak gerekir ki hava, su, toprak ve diğer çevre elemanları kendi kendine kirlenmiyor, yeşil alanlar durduk yerde buharlaşıp yok olmuyor.

Yapılan araştırmalar, çevre konusunda bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde yatan birinci derecedeki etkenin yanlış insan davranışları olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu konudaki yanlış insan davranışlarını önleyebilmenin en etkili yolu ise, bireylere erken yaşlarda uygulanacak eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıdır. Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlık ve bağımlılıklarda yaş sınırının her geçen gün düştüğünden yakınırken, iyi davranışların ve alışkanlıkların kazanılmasındaki yaş sınırını da aşağılara, en aşağılara çekmek için uğraşmalı değil miyiz?

Küresel ısı değişikliklerinin tetiklediği çevre problemlerinin şimdiye kadar görülen tahribat ve maliyetinin, dünyanın başına gelmiş en büyük felaketin habercisi olduğuna kanaat getirildiğine göre, bu konuda alınabilecek tedbirlere de aynı oranda önem verilmelidir.

İlköğretim okullarımızın mevcut müfredatlarında çevre konularına kısmen de olsa yer verildiğini görüyor ve bundan da mutluluk duyuyoruz. Ancak Finlandiya, Belçika ve Yunanistan gibi kimi Avrupa ülkelerinde müstakil ve zorunlu çevre derslerinin olduğunu   da göz önünde bulundurduğumuzda ilgili müfredatımızın yeterliliğini belki daha sağlıklı bir şekilde tartışma imkanı bulacağız. Kaldı ki bizim ilköğretim okullarımızda çevreye dair zorunlu ya da seçmeli bir ders bulunmamaktadır. Ortaöğretim kurumlarımızda ise “Çevre ve İnsan ” isimli seçmeli bir dersimizin olduğunu biliyoruz.

İlköğretim okullarına devam eden yarının büyüklerine çevre bilincini nasıl ve hangi yöntemlerle verilmesi gerektiği konusu, etkisini her geçen gün artıracağa benzeyen çevre problemlerine rağmen ihmal edilmiş görünüyor. Konunun bakanlık birimleri, sivil toplum kuruluşları, akademik kurumlar, eğitim kolunda faaliyet gösteren sendikalar ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde en azından  tartışılmaya değer bulunması şimdilik en büyük dileğimiz.

Ali Kocadayı
ÇEKÜD

One comment

Comments are closed.