İhtiyaçlar ve Tüketim

Kıymetli Çevre Dostları,

Sizlerle yine ve yeniden birlikte olmak bana haz veriyor. Sizler başta olmak üzere selamımı tüm insanlara, tüm yaratılmışlara iletmek istiyorum.

ÇEKÜD’ü takip edenler bir süre önce yeni bir kampanya başlattığımızı bilirler. Kısa adı SSA olan “Sofrada Sıfır Artık” kampanyamızın beklediğimizin üzerinde ilgi gördüğünü memnuniyetle gözlemledik. Kampanyamızın çevre ile ne ilişkisi var diye düşünebilirsiniz. İzah etmeye çalışayım. İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek için bir kısım şeylere ihtiyaç duyarlar hatta uzmanlar bunu söyle sıralamaktadır; önce beslenme, sonra giyinme ve barınma, daha sonra güvenlik. Bunlar en temel ihtiyaçlarımızdır. Bunların temini için bilgiye ve çalışmaya ihtiyacımız var. Bunca sıkı çalışma ise insanlar için dinlenme ve eğlenme ihtiyacı doğuruyor. Yani insan için ihtiyaçlarının karşılanması, emek ve dinlenme arasında bir döngü var kısaca.

Bu karışık mekanizma içinde kişiler ve topluluklar farklı bir görüntü ile öne çıkmak ister. Aslında fırtına da burada kopar. Tüketim çılgınlığı teşvikçilerinin kullandığı kişisel ve toplumsal zafiyet noktası olan hassas nokta burasıdır. Bu farkındalığı, öne çıkmayı elde edebilmek için çılgınca bir tüketim, çılgınca bir hırs üreticiler tarafından tesvik edilir, böyle bir çark döner durur. Seyyid Kutup tefsirinde “Helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslam’a aykırı emirlerine istekle itaat ederler, ya da İslam’a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki bu durumda onları Rabb kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar. Varlık göstergesi, gösterişli sofralar, konut ve mobilya, markalı giyim ve aksesuar,  mevki ve makam hırsı v.b. bu tuzaklardandır.” diyerek insanın önemli bir zaafına işaret etmektedir.

Fizikçiler derler ki maddenin hal değiştirebilmesi için mutlaka bir enerjiye ihtiyaç vardır. O halde üretim arttıkça hammadde ile beraber enerji ihtiyacı da artacaktır. Bu da karbon salınımının artması demektir.

Biz insanlar tabiatın geri kazanım miktarını aştığımız an çevre kirliliğinin başladığını artık biliyoruz. İnsanlık adil olursa, tabiatın geri kazanım miktarını aşmadığı sürece çevre sorunu diye bir şey olmaz.

Bu muhakeme bize nasıl bir tablo çıkarıyor? Temel ihtiyaçlarımızı üreterek adil dağıtım (herkese ihtiyacı kadar yani SSA) ile bir yasam tarzını benimsersek tüm çevre problemlerini minimize etmiş oluruz.

ÇEKÜD SSA ile çevre sorunlarına kökten çözüm için ilk tuğlayı koymuş bulunuyor. Bu çıta her yükseldiğinde şekil değiştirecek, lakin prensip hep ayni kalacaktır. Buna mesela modası değişti diye mobilyaları değiştirmeyi, bir tabak yemekle doyabilecekken illa ızgara istemeyi, toplu taşıma araçları ile de bir yerden bir yere gidebilecekken illa konforlu bir araba istemeyi de katabiliriz.

Rahmet ayları içinde bu zor görünen tavır sanki kendiliğinden kolaylaşır. Oruç, 18 saat sıcak günde oruç tutanlara zor gelmez de tasasını tutmayanlar çeker. israfsız tüketim alışkanlığı da böyledir. Bir deneyelim. Alacağımız lezzet aşırı tüketimden aldığımızdan kat be kat fazla olacaktır.

Vural İslam 20.06.2012