Ermenek Kömür Maden Ocağı Felaketi Hakkında Bir Değerlendirme

İnsanoğlu var olduğundan beri dünyayı ıslah etmek ve daha yaşanabilir hale getirmek için hırsın da gölgesinde devamlı arayışlar içerisinde. Dünyanın yaratılışındaki çevresel düzen ve dengeye rağmen insanoğlunun daha iyi bir yaşam için kendi sosyal düzeni içerisinde oluşturmaya çalıştığı dengeler, terazinin iki kefesini eşitleyememek gibi bir sorunu ortaya çıkartıyor. Görülen eksikliklerin giderilememesi ve çevrenin bozulmasına bağlı olarak, dengeyi sağlamak adına teraziden yükü azaltmak yerine devamlı olarak eksik kalan kefeye yeni yük konularak terazi kırılmaya zorlanıyor.

Karaman’ın Ermenek İlçesi’ne bağlı Pamuklu Köyü yakınlarındaki kömür ocağında 28 Ekim günü meydana gelen su baskını sebebiyle yerin 350 metre altında mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmaları halen devam ediyor. Şimdiye kadar bir sonuç elde edilememiş olması umutları azaltıyor ve  günlerdir süren çalışmaların da artık olağanüstü performans yerine rutin çalışma haline dönmesine neden oluyor.

Ülkemizde genel durum itibariyle olumlu gelişmeler olmakla birlikte maalesef bazı konularda yapılan yasal düzenlemeler ve uygulanan tedbirler yeterli olmuyor, olamıyor. Felaket meydana geldikten sonra eksik kalan yerler tamamlanmaya çalışılıyor. Ancak, eksik kalan yerlerin düzenlenmesi de o projeye özel oluyor ve benzer başka yerlerde meydana gelen problemler daha başka açıkları ortaya koyabiliyor. Genel itibariyle düzenlemeler olumlu olsa da onlarca yıl öncesinden ihmal edilen sahalarda yapılan iyileştirmeler hayli uzun zaman alıyor. Bir de artık maalesef normal olarak görülen, işin ön inceleme, planlama, proje aşaması sürelerinin kısa tutularak kervan yolda düzülür hesabı hemen uygulamada acele edilmesi, kestirme yol ararken kaybolanların hesabı zaman, maliyet ve sağlıklı imalat yönünden daha da olumsuz neticeleri doğuruyor. Ayrıca, felaket senaryoları karşısında son teknoloji ile desteklenen çok detaylı profesyonel çözümlerin hemen üretilmesi konusunda kat edilecek çok mesafe var. Sıfırdan işe yeni başlayacak işletmelerde yeni kararların uygulanması bir nebze kolay. Ya uzun yıllardır işletmede olan ve iptidai usullerle belli bir yere varmış pejmürde haldeki işletmelerin hizaya sokulması ne kadar zaman alacak?

Kömür ocağında kurtarma çalışmaları devam ederken devlet imkanlarını seferber etmiş ve medya kuruluşları da gelişmeleri bizlere duyurabilmek için oraya yerleşmiş durumda. Halk ve özellikle yetkililer yapılacakları ve gelişmeleri mutlaka kritik ve analitik düşünme kabiliyeti ile değerlendirmek zorunda.

Durumu örneklemeye çalışalım. Devlet elinden gelen gayreti ilk andan itibaren göstermektedir. Bununla beraber, sondaj makinesi ile ilave delik delerek suyu tahliye etme ve işçilerin bulunduğu yere ulaşma adımını iki gün sonra attı. Halbuki bu uygulama ilk günden yapılmalı değil miydi? Ayrıca bu işlem bir makine ile değil de farklı noktalardan birden fazla makine ile yapılmalı değil miydi? Suyun çekilmesi sonrasında ortaya çamur ve balçık çıkacağı önceden tahmin edilerek çamur pompaları ilk günden itibaren orada olmalı değil miydi? Dünyada daha önce meydana gelmiş benzer felaketler detaylı incelenerek, deneme yanılma uygulamaları yerine orada başarı sağlanan uygulamaların burada uygulanabilirliği dikkate alınmalıydı. Oralarda başarı sağlayan uzmanlarla fikir alış verişi yapılmalıydı. Bu kişilerin Ülkemize getirilmesi olaya müdahale aşamasında fayda sağlayabilirdi. Ve benzer nice düşünceler… Mutlaka bu soru ve çözümlerden bazıları ve daha niceleri gündeme alınmıştır. Ama neticede uygulamaya dökülenlere göre değerlendirme sonucu net olarak ortaya konulmalıdır.

Medya kuruluşları da ilk günden bu yana olaya teknik boyut, idari uygulama, yasal durumlar ve duygusal açıdan yaklaşıyor, kendi alanında isim yapmış yetkili-yetkisiz kişilerle durum değerlendirmesi yapıyor. Bizler ise medyanın değerlendirmeleri ile durumu kavrıyor, sadece kendi bilgi dalımıza yakın konularda yapılan değerlendirmeleri bir nebze tartabiliyoruz. Görüş bildirenler arasında olaya tarafsız yaklaşarak hakkını veren kişiler bulunmakla birlikte, siyasi görüş, popüler olma ve duygusallığı ağır basanların olması halinde onların taraflı görüşlerinin bizi yönlendirebilmesi de söz konusu.

Bir bakış açısı bir görüş, başka bir bakış açısı başka bir görüş; genel bakış açısı ise gerçek görüştür. Bizim ve işin yetkililerinin bu durumu gözden kaçırmaması lazım.

Devletin uygulamalarını, işletmelerin denetimini, işçilerin güvenliğini takip görevi biraz da sendikaların görevidir. Türkiye’deki sendikacılık sisteminin zafiyeti bu duruma yol açmış hususlardan biridir. İşçilerin medyada yer alan onlarca olumsuz uygulama karşısında çağ öncesi bir acziyet içinde işverene itaati dikkate alınması gereken bir husustur. Bu insanların hakları, otoritenin ezici gücüne direnebilmeleri için yüz yıl öncesinden sendikacılık sistemi ile korunmaya alınmıştır. Sendikaların bu üzücü felaket karşısında söyleyecek bir sözleri ve alacak tedbirleri yok mudur? Olması gerekir. Zira sendikacılık meydan ve slogan kültürü üzerinden işlev gören bir kurum değildir. Ermenek ve benzeri durumdaki işçilerin haklarını işveren ve devlete karşı koruyan emniyet unsurlarıdır, öyle olması gerekir. Ermenek ve yaşanan onlarca iş kazası Türkiye’deki sendikacılık sorununun acilen çözülmesinin alarmlarıdır.

Hepimizin temennisi ve duası hayırlı güzel haberlerin alınması yönünde.

ÇEKUD

Comments: 2

Comments are closed.